I feel indebted to you for your help during my illness.
- Hastalığım sırasında yaptığınız yardım için size borçlu hissediyorum.
Tom doesn't like to be indebted to anyone.
- Tom başkasına borçlu olmayı sevmez.
And forgive us our debts, as we forgive our debtors.
- Biz borçlularımızı affettiğimiz için siz bizim borçlarımızı affedin.
They will not be beholden to special interests.
- Onlar özel ilgilere borçlu olmayacak.
She will not be beholden to special interests.
- O özel ilgilere borçlu olmayacak
Our family budget is in the red.
- Bizim aile bütçesi borçludur.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
- Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
- Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
What I am today is due to my parents.
- Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
I am very grateful of you.
- Sana çok teşekkür borçluyum.
I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
- Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.
Neither a borrower nor a lender be!
- Ne borçlu ne de ödünç veren ol!
He is up to his ears in debt.
- O gırtlağına kadar borçludur.
Tom is up to his neck in debt.
- Tom gırtlağına kadar borçludur.
Many of the states owed large amounts of money.
- Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.
I felt I owed Tom an explanation.
- Tom'a bir açıklama borçlu olduğumu düşündüm.
He is deeply in debt now.
- O, şimdi don derece borçlu.
He applied the money to the payment of debts.
- O, borçların ödenmesi için paraya başvurdu.
Tom has a lot of guts asking Mary for a loan.
- Tom'un Mary'den borç para istemeye cesareti var.
Tom should know better than to ask Mary for a loan.
- Tom Mary'den borç istemeyecek kadar akıllı olmalı.
I never want to owe money to anyone.
- Kimseye para borçlu olmak istemiyorum.
I am very grateful of you.
- Sana çok teşekkür borçluyum.
I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
- Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.
Tom is up to his ears in debt.
- Tom kulaklarına kadar borçlu.
He is deeply in debt now.
- O, şimdi don derece borçlu.
He's gone bankrupt due to gambling debts.
- O, kumar borçlarından dolayı iflas etti.
What I am today is due to my parents.
- Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
Many of the states owed large amounts of money.
- Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.
His debts amount to 100,000 yen.
- Onun borçları 100,000 yene ulaştı.
And forgive us our debts, as we forgive our debtors.
- Biz borçlularımızı affettiğimiz için siz bizim borçlarımızı affedin.
Our family budget is in the red.
- Bizim aile bütçesi borçludur.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
- Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.