He is deeply in debt now.
- O, şimdi don derece borçlu.
He had to pay his own debts.
- O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
I haven't got the nerve to ask you for a loan.
- Senden borç istemeye cesaretim yok.
Tom asked Mary for a loan.
- Tom Mary'den borç para istedi.
Tom is up to his ears in debt.
- Tom kulaklarına kadar borçlu.
He had to pay his own debts.
- O, kendi borçlarını ödemek zorunda kaldı.
He's gone bankrupt due to gambling debts.
- O, kumar borçlarından dolayı iflas etti.
What I am today is due to my parents.
- Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
He owed large amounts of money.
- O, çok miktarda para borçluydu.
Many of the states owed large amounts of money.
- Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.
Our family budget is in the red.
- Bizim aile bütçesi borçludur.
The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
- Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
I had to borrow money to purchase the car.
- Araba almak için borç almak zorunda kaldım.
I had to borrow money to purchase the car.
- Araba almak için borç almak zorunda kaldım.
Nobody would loan me money.
- Kimse bana para borç vermez.