boks

listen to the pronunciation of boks
التركية - الإنجليزية
boxing

I saw the boxing match on television. - Televizyonda boks maçı gördüm.

I've been boxing since I was thirteen. - 13 yaşından beri boks yapıyorum.

fistic
sport in which two men fight with punches
box

We have a boxing club in our school. - Okulumuzda bir boks kulübümüz var.

Tom would have become a boxer if his mother had let him. - Annesi ona izin verseydi, Tom bir boksör olmak isterdi.

bout

Tom's bout went the full distance. - Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü.

fistical
boks eldiveni
mitt
boks birbirine sarılma
clinch
boks birbirine sarılmak
clinch
boks eldiveni
(Spor) boxing-glove
boks gard
guard
boks raunt
round
boks ring
ring
boks yapan
(Spor) boxing
boks yaparak
(Spor) boxing
boks yapmak
box
boks antremanı topu
punchball
boks antremanı topu
punching ball
boks antremanı torbası
punching bag
boks armuttop
punching bag
boks ekipmanı
(Spor) boxing equipment
boks eldiveni
boxing glove

Dan punched Matt with a boxing glove. - Dan boks eldiveni ile Matt'e yumruk attı.

boks etmek/yapmak
to box
boks maçı
spar
boks maçı
bout

Tom's bout went the full distance. - Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü.

boks maçı yapmak
spar
boks ringi
prize ring
boks ringi
(Spor) boxing ring
boks yapmak
spar
(boks) orta siklet
middleweight
antreman için rakibi varmış gibi boks yapma
shadowboxing
ödüllü boks maçı
prize fight
التركية - التركية
Belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu
yumruk oyunu
boks
المفضلات