He persuaded his wife not to divorce him.
- Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.
I won't divorce you unless you give me a legitimate reason.
- Haklı bir sebep söylemezsen seni boşamayacağım.
Sami didn't intend to divorce Layla.
- Sami, Leyla'yı boşamak niyetinde değildi.
All my pains went for nothing.
- Bütün çabalarım boşa gitti.
I will consent to the divorce.
- Boşanmayı kabul edeceğim.
He divorced her after years of unhappiness.
- O, yıllar süren mutsuzluktan sonra onu boşadı.