Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

boşalt

listen to the pronunciation of boşalt
التركية - الإنجليزية
evacuate

I don't evacuate them. - Onları boşaltmıyorum.

There's a fire in the building. We have to evacuate immediately. - Binada bir yangın var. Hemen boşaltmalıyız.

cleanout
(Bilgisayar) free
(Bilgisayar) drain

The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water. - Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi.

Use a strainer to drain the pasta. - Makarnayı boşaltmak için bir süzgeç kullanın.

(Bilgisayar) clear

Clear off the shelf, and you can put your books there. - Rafı boşalt ve kitaplarını oraya koyabilirsin.

Clear the road. It's not safe. - Yolu boşaltın. Güvenli değil.

(Bilgisayar) empty

I'm going to empty this cabinet so that you can use it. - Kullanabilmen için bu dolabı boşaltacağım.

Tom had to empty his apartment in two days. - Tom iki gün içerisinde apartmanını boşaltmak zorundaydı.

make empty
{f} handling
{f} uncharged
clear out
pour

The crowd poured out of the auditorium. - Kalabalık konferans salonunu boşalttı.

The excited crowd poured out of the stadium. - Heyecanlı kalabalık stadyumu boşalttı.

{f} void
{f} pouring
{f} teeming
drain down
{f} dump

Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table. - Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated. - Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

make hollow
{f} voiding
make void
clean out
{f} evacuating
{f} discharge

A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply. - Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.

unload

Tom unloaded the car. - Tom arabayı boşalttı.

The farm workers unloaded the truck. - Çiftçiler kamyonu boşalttı.

(Biyoloji) excrete
vacate

We need to vacate the house by the end of the month at the latest. - En geç ayın sonuna kadar evi boşaltmamız gerekiyor.

doldur-boşalt
(Pisikoloji, Ruhbilim) binging and purging
boşalt
المفضلات