تعريف boğmak في التركية الإنجليزية القاموس.
- choke
- strangle
Sami used a horse rope to strangle Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmak için bir at ipi kullandı.
I didn't strangle him.
- Onu boğmak istiyorum.
- strangulate
- drown
- suffocate
- stifle
- inundate
- to choke, to throttle, to strangle, to smother; to suffocate, to stifle, to asphyxiate; to drown (in); to constrict by binding; to overwhelm (with), to inundate, to load, to heap
- smother
- burke
- whelm
- smother with
- jugulate
- glut
- asphyxiate
- overwhelm
- throttle
- muffle
- drown in
- stuff
- damp
- chokeoff
- choketodeath
- boğmak boğmak
- prominently jointed; full of articulations
- sesi boğmak
- muffle
- boğma
- {i} strangulation
- boğma
- (Gıda) throttling
- elektronik boğmak
- (Bilgisayar) jam
- sesi boğmak
- mute
- boğ
- deaden
- boğ
- {f} strangled
Detectives said Tom strangled his girlfriend.
- Dedektifler Tom'un, kız arkadaşını boğarak öldürdüğünü söylediler.
Dan strangled Linda with a pillow case.
- Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.
- boğ
- suffocate
She suffocated him with a pillow.
- O, onu bir yastıkla boğdu.
Tom suffocated Mary with a plastic bag.
- Tom plastik bir torba ile Mary'yi boğdu.
- boğ
- {f} strangling
Sami started strangling Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
- boğ
- strangle
Tom couldn't quite bring himself to strangle Mary.
- Tom Mary'yi boğazlamak için tamamen hazır değildi.
I'd like to strangle her.
- Onu boğmak istiyorum.
- boğ
- {f} choking
Let me go. You're choking me.
- Bırak beni gideyim. Sen beni boğuyorsun.
Tom is choking on something.
- Tom bir şeyin üzerinde boğuluyor.
- boğ
- asphyxiate
- boğma
- choke
Tom just tried to choke me.
- Tom sadece beni boğmaya çalıştı.
- boğma
- {i} strangling
Sami started strangling Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.
- boğma
- choking
Tom grabbed Mary by the throat and started choking her.
- Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğmaya başladı.
- yasa boğmak
- laws strangle
- aceleye boğmak
- to do (something) hastily and carelessly
- boğ
- {f} throttle
- boğ
- scrag
- boğ
- choked
Dan nearly choked Linda to death.
- Dan neredeyse Linda'yı ölümüne boğdu.
She was choked with tears and was unable to speak.
- Gözyaşlarına boğulmuş ve konuşamamıştı.
- boğma
- choking, strangling, throttling, suffocating, or drowning (someone, an animal)
- boğma
- act of choking; strangulation; inundation; incarceration
- boğma
- drown
Tom tried to drown himself in his bathtub.
- Tom kendini küvetinde boğmaya çalıştı.
Tom tried to drown himself.
- Tom kendini boğmaya çalıştı.
- boğma
- {i} inundation
- boğma
- {i} incarceration
- dara boğmak
- to take advantage of (someone) when he/she is having a hard time
- dumana boğmak
- smoke out
- gözyaşlarına boğmak
- to reduce sb to tears
- gürültüye getirmek/boğmak
- 1. to cause (something) to be lost in the confusion. 2. to get (something) by distraction or by taking advantage of a confusion
- hafakanlar boğmak/basmak
- to feel stifled, feel smothered
- kötüye boğmak
- slang to deceive, trick, cheat (someone)
- lafa boğmak
- to drown (a topic) in a flood of words
- lafa boğmak
- to sidetrack, to turn off
- lakırdıya boğmak
- to drown (a topic) in a flood of words
- ortalığı gürültüye boğmak
- kick up a shine
- piyasayı boğmak
- to glut the market
- sevince boğmak
- enrapture
- suda boğmak
- drown
- söze boğmak
- to drown (a subject) in a flood of words
- öpücüklere boğmak
- to smother with kisses
- öpücüklere boğmak
- smother with kisses
- şakaya boğmak
- to turn (something) into a joke