Kız kardeşine bluzünü ütületti.
- She had her blouse ironed by her sister.
Janet bir etek ve bir bluz satın aldı.
- Janet bought a skirt and a blouse.
Şu bulüzü görebilir miyim, lütfen?
- May I see that blouse, please?
Bu bulüzü sever misiniz?
- Do you like this blouse?
Partide onun giymesi için bir gömlek satın aldı.
- She bought a shirt for him to wear to the party.
Ona, gömlek cebine sığmayacak kadar büyük bir kamera aldım.
- She bought him a camera that was too big to fit in his shirt pocket.
Bluzunun altında neyin var?
- What do you have under the shirt?
Pamuktan yapılmış bluzları tercih ediyorum.
- I prefer blouses made from cotton.
An anonymous black soldier summed up his feelings by declaring, If I fail to blouse my boots, or wear an Afro, I get socked. .