Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
- The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
- I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds.
O, bloktaki yeni bir çocukla çabucak arkadaş oldu.
- He quickly made friends with the new boy on the block.
O, bir blok ötede yaşıyor ve onun adı Susan.
- She lives a block away and her name is Susan.
Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
- Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
Yolun hemen karşısındaki apartman dairelerde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just across the road.
Caddenin diğer tarafındaki apartman dairelerinde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just there on the other side of the street.
Caddenin diğer tarafındaki apartman dairelerinde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just there on the other side of the street.
Yolun hemen karşısındaki apartman dairelerde yaşıyoruz.
- We live in the block of flats just across the road.
Onlar onun teklifini engellediler.
- They blocked his proposal.
Türkiye, Twitter'a erişimi engelledi.
- Turkey has blocked access to Twitter.
Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
- Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
- I was told my tear duct was blocked.
Sokak büyük bir kamyon tarafından tıkanmıştı.
- The street was blocked by a huge truck.
You're blocking the road - I can't get through.
There's a block in the pipe that means the water can't get through.
Anne Boleyn placed her head on the block and awaited her execution.
I tried to message, but you blocked me!.
A block of 100 tickets.
A block of flats.
His plan to take over the business was blocked by the boss.
The offensive linemen tried to block the blitz.
When the condition expression is false, the thread blocks on the condition variable.