Sami wanted to end his life.
- Sami hayatını bitirmek istedi.
The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
It was a mistake to break up with you.
- Seninle ilişkiyi bitirmek bir hataydı.
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
Tom wants to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.
I have to finish cleaning it up.
- Onu temizlemeyi bitirmek zorundayım.
I didn't have time to finish cleaning the living room.
- Oturma odasını temizlemeyi bitirmek için zamanım yoktu.
I want to finish the work on my own.
- İşi tek başıma bitirmek istiyorum.
We have to finish preparations for the party by tomorrow.
- Biz yarına kadar parti hazırlıklarını bitirmek zorundayız.
I had no idea you were planning to go to graduate school.
- Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
Don't delay finishing the business.
- İşi bitirmeyi erteleme.
Why don't you take your time in finishing your paper?
- Kağıdını bitirmede neden acele ediyorsun?
The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
I suggested that we bring the meeting to an end.
- Toplantıyı bitirmemizi önerdim.
Tom tried to break up the fight.
- Tom kavgayı bitirmeye çalıştı.
Mary wanted to finish making breakfast before Tom woke up.
- Mary Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
He was determined to finish the work at any cost.
- O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
What did Tom end up doing?
- Tom ne yapmayı bitirdi?
How did you end up living in Tom's basement?
- Tom'un bodrumunda yaşamayı nasıl bitirdin?
Tom concluded his speech with a proverb.
- Tom konuşmasını bir atasözü ile bitirdi.
That concludes our business.
- O, işimizi bitiriyor.
I'll be with you as soon as I finish this job.
- Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
Tom will finish serving his sentence next month.
- Tom gelecek ay cezasını çekmeyi bitirecek.
The ending wasn't a surprise.
- Bitirme bir sürpriz değildi.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
I finished writing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
Sami finished the transaction and left.
- Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.
An emptiness devours my heart.
- Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.