birlik

listen to the pronunciation of birlik
التركية - الإنجليزية
association

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

unity

Unity is better than disunity. - Birlik, ayrılıktan daha iyidir.

Unity is better than money. - Birlik paradan daha iyidir.

union

The Union soldiers fought fiercely. - Birlik askerleri şiddetle savaştı.

The Union army's supply lines were on the north side. - Birlik ordusunun ikmal hatları kuzey tarafındaydı.

force

Special forces and marriage don't go together. - Özel kuvvetler ve evlilik birlikte gitmez.

The force held out bravely against their enemy's attacks. - Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.

communion
brotherhood
unit

The United Nations sent troops to intervene in the conflict. - Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.

Marriage is a unity made from love. - Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.

(Biyoloji) synapsis
concord
fellowship
(Muzik) a whole
block
(Jeoloji) assembly
(Astronomi) reseau
conjunction
concert
collective
unicity
sameness
collectiveness
confederacy
unity, oneness; accord
assocation
fraternity
unity; sameness, equality, similarity; union, association, corporation, confederation, alliance; combine; brotherhood, fraternity; unit, force
sameness; identity; equality; similarity
body

Dan's body was found in a well with fifty stab wounds. - Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.

Fadil discovered the car with Layla's dead body inside. - Fadıl arabayı içinde Leyla'nın cesediyle birlikte buldu.

coalescence
ensemble
establishment
(Hukuk) association, union, aggregate
collaboration
alliance
company

We need a new leader to pull our company together. - Şirketimizi birlikte çevirmemiz için yeni bir lidere ihtiyacımız var.

With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company. - Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.

combine
troop

Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there. - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.

He is commander of our troops. - O, bizim birliklerin komutanıdır.

gild
one lira piece
confederation
combination
union; association; corporation; (Askeriye) unit
conference
corps

I served in the intelligence corps. - Ben istihbarat birliklerinde görev yaptım.

contingent
{i} pool

Tom is swimming with his kids in the pool. - Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor.

concurrence
{i} legion
(Latin) collegium
{i} league
party

To our surprise, Tom came to our party with Mary. - Sürpriz oldu, Tom partimize Mary ile birlikte geldi.

He suggested I go with him to the party. - Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.

bloc
concomitance
consortium
college

Tom and I roomed together in college. - Tom ve ben üniversitede birlikte kaldık.

Tom and I used to hang out together when we were in college. - Kolejdeyken Tom ve ben birlikte takılırdık.

federation
unison
{i} syndicate
allience
{i} posse
singlenuss
{i} oneness
verein
{i} Solidarity
{i} outfit
brother

Five brothers worked together on the farm. - Beş kardeş çiftlikte birlikte çalıştı.

Today I'll go to the cinema with Tom's brother. - Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.

{i} unanimity
{i} guild
formation
bund
birlik olmak
conspire
birlik olmak
unite
birlik bayrağı
union flag
birlik felsefesi
monism
birlik gücü
(Askeri) unit strength
birlik içinde
in concert
birlik kurmak
syndicate
birlik nota
(Muzik) semibreve
birlik olma
alliance
birlik olmak
team up
birlik olmuş
corporate
birlik-beraberlik
(Askeri) unity
birlik olma
unity
birlik adı
(Dilbilim) union language
birlik ateşi
(Askeri) troop battery fire
birlik bakımı
(Askeri) organizational maintenance
birlik bakımı
(Askeri) operational maintenance
birlik dağıtımı
(Askeri) unit distribution
birlik dinişleri timi
(Askeri) unit ministry team
birlik durum ve kimlik raporu
(Askeri) unit status and identity report
birlik duygusu
esprit de corps
birlik eğitim aracı/eğitmeni; Evrensel Saat
(Askeri) unit trainer; Universal Time
birlik eğitimi
(Askeri) unit training
birlik gaz subayı
(Askeri) unit gas officer
birlik hat numarası
(Askeri) unit line number
birlik ikmali
(Askeri) unit supply
birlik ikmali
(Askeri) organizational supply
birlik ilkesi
(Ticaret) unity principle
birlik insan gücü personel kayıdı
(Askeri) unit manpower personnel record
birlik intikal kontrol listesi
(Askeri) unit movement control center
birlik içi destek
(Askeri) internal support
birlik kbr
(Askeri) unit cbr officer
birlik komutanı
(Askeri) commanding officer
birlik konuşlanma programı
(Askeri) unit deployment program
birlik malzemesi
(Askeri) organization equipment
birlik mili
(Askeri) unit mile
birlik nevileri
(Askeri) unit categories
birlik nişanı
(Askeri) unit decoration
birlik numarası
(Askeri) unit number
birlik olan
allied
birlik olan
solidary
birlik olan
solid
birlik olmak
unionize
birlik olmak
align oneself with
birlik olmak
collaborate
birlik olmak
to gang together, to gang up (with sb) (against sb), to band together
birlik olmak
gang up
birlik olmak
aline oneself with
birlik olmak
to agree (on a plan of action)
birlik oluşturmak
(deyim) align oneself with
birlik personel tahsisi dokümanı; birlik intikal verisi
(Askeri) unit manning document; unit movement data
birlik personel ve tonaj tablosu
(Askeri) unit personnel and tonnage table
birlik posta eri
(Askeri) organizational mail clerk
birlik sansürü
(Askeri) unit censorship
birlik seviye kodu
(Askeri) unit level code
birlik sus
(Muzik) semibreve rest
birlik tabldotu
(Askeri) unit mess
birlik taktik harekat merkezi
(Askeri) corps tactical operations center
birlik tanımlayıcı kodu
(Askeri) unit descriptor code
birlik tanımı
(Askeri) unit description
birlik tanıtma kodu
(Askeri) unit identification code
birlik tanıtma kodu bilgi subayı
(Askeri) unit identification code information officer
birlik tanıtma sistemi
(Askeri) unit identification system
birlik tayin listesi
(Askeri) unit designation list
birlik teçhizatı
(Askeri) organization equipment
birlik teçhizatı
(Askeri) unit equipment
birlik teçhizatı
(Askeri) organizational equipment
birlik teşkilat kadrosu
(Askeri) unit table of organization
birlik uçakları
(Askeri) unit aircraft
birlik yapmak
unionize
birlik yüklemesi
(Askeri) unit loading
binde birlik
millesimal
birine karşı birlik olmak
gang up on
alay (birlik)
(Askeri) regiment
askeri birlik
(Politika, Siyaset) troop
askeri birlik
(Askeri) contingent
askeri birlik
(Askeri) brigade
askeri birlik
(Askeri) troop unit
emre verilen birlik
(Askeri) attached unit
emre verilmiş birlik
(Askeri) attached unit
kollektif birlik halinde
corporate
muadil birlik
(Askeri) adjacent unit
rapor edilen birlik
(Askeri) reported unit
sosyal birlik
alliance
ulusal birlik
(Politika, Siyaset) national unity
zırhlı birlik
(Askeri) armoured unit
üçlü (birlik)
trinity
birlik olmak
band
birlik olmak
band together
sekizde birlik kısım
eighth
birlikler
troops

He is commander of our troops. - O, bizim birliklerin komutanıdır.

The general inspected the troops. - General birlikleri denetledi.

üç birlik kuralı
rule of three units
Avrupa Dayanışması için Birlik
(Hukuk) Union for the European Solidarity
Ekonomik ve Parasal Birlik
(Hukuk) Economic and Monetary Union (EMU)
Harekat Direktörlüğü (Hava Kuvvetleri Birlik Komutanlığı)
(Askeri) Operations Directorate (COMAFFOR)
Hava Kuvvetleri Mürettep Birlik Komutanı
(Askeri) Air Force Component Commander
Hercules (orta menzilli birlik ve kargo nakliye uçağı)
(Askeri) Hercules
Hv. K. Birlik Komutanı
(Askeri) commander, Air Force forces
Müttefik idari yayınlar; yedek ana birlik tahsisi
(Askeri) Allied administrative publication; assign alternate parent
Müşterek Birlik Değerli Hizmet Ödülü
(Askeri) Joint Meritorious Unit Award
Plan Direktörlüğü (Hava Kuvvetleri Birlik Komutanlığı)
(Askeri) Plans Directorate (COMAFFOR)
Uçar Birlik Komutanlığı İntikal Analiz Sistemi
(Askeri) Air Mobility Command Deployment Analysis System
acil sıhhi birlik
(Askeri) emergency medical unit
altmışta birlik kısım
sixtieth
ana birlik seviyesi
(Askeri) parent unit level
askeri birlik
garrison
barış için birlik
(Hukuk) uniting for peace
birlikler
armed forces
birlikler
soldiers
boyut, faaliyet, konum, birlik, zaman ve teçhizat
(Askeri) size, activity, location, unit, time, and equipment
dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
phylum
destekleyen birlik
(Askeri) supporting unit
dokuzda birlik bölüm
ninth part
dokuzda birlik bölüm
ninth
dost birlik esas bilgi unsurları
(Askeri) essential elements of friendly information
dörtte birlik bölüm
quarter
düşmanla birlik olmak
collaborate
ekonomik birlik
(Ticaret) economic unity
ekonomik birlik
(Hukuk) economic union
esnek birlik
(Askeri) flexible unit
federal birlik
(Ticaret) federal union
gezici birlik
roving force
gözden çıkarılan birlik
expendable
ileti seviyesi noktası; birlik liderlik prosedürleri
(Askeri) transmission level point; troop leading procedıres
kişisel birlik
(Hukuk) personal union
koordine evrensel saat; birlik türü kodu
(Askeri) Coordinated Universal Time; unit type code
kurulu birlik
(Askeri) organized unit
kuvvet birlik tanıtma kodu
(Askeri) service unit identification code
maddi birlik
(Hukuk) real union
motorize birlik
(Askeri) motorized unit
motorlu birlik
(Askeri) motorized unit
muharip birlik
mil . combat unit
müşterek birlik tanıtım kodu
(Askeri) joint unit identification code
paralel izleme çoklu birlik dönüşü; hasta sevk talebi; hasta sevk ihtiyacı
(Askeri) parallel track multiunit return; patient movement request; patient movement requirement
paralel sıralı tek-birlik uzun mesafeli seyrüsefer yardımı (LORAN)
(Askeri) parallel track single-unit long-range aid to navigation (LORAN)
paralel sıralı tek-birlik; işlem tali sistemi
(Askeri) parallel track single-unit; processing subsystem
paralel çoklu birlik döngüsü; kısmi görev yapabilir
(Askeri) parallel multiunit circle; partial mission-capable
parlamentolar arası birlik
(Hukuk) inter-parliamentary union
seksende birlik kısım
eightieth
sıhhiye birlik eratı
(Askeri) medical troops
tek bariyerli birlik Y
(Askeri) barrier single unit
tek yönlü parallel sıralı çoklu birlik
(Askeri) parallel track multiunit non-return
tip birlik teçhizatı ayrıntı dosyası
(Askeri) type unit equipment detail file
tip birlik özellikler dosyası
(Askeri) type unit characteristics file
tip birlik özellikleri raporu
(Askeri) type unit characteristics report
tüfekli birlik
rifles
tüfekli birlik
rifle corps
ulusal akademik birlik
(Eğitim) national academic union
vazife, düşman, birlik, arazi ve hava durumu, sivil varlık üstüne değerlendirmel
(Askeri) mission, enemy, terrain and weather, troops available and civilian
yatay birlik
(Ticaret) horizontal merger
yönetime el koyan askeri birlik
junta
birlik
المفضلات