There's somebody coming up the stairs.
- Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.
I'm sure he's going to be somebody someday.
- Onun bir gün birisi olacağından eminim.
I heard someone knock on the door.
- Birisinin kapıyı çaldığını duydum.
She screamed with horror as someone took hold of her arm.
- Birisi onun kolundan tuttuğunda o korkudan çığlık attı.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
- Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
You're one of them, aren't you?
- Sen onlardan birisin, değil mi?
One of them is lying.
- Onlardan birisi yalan söylüyor.
One won’t hear much music in that pub.
- Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
- Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.
Can anyone answer my question?
- Birisi soruma cevap verebilir mi?
I don't think Tom killed anybody.
- Tom'un birisini öldürdüğünü sanmıyorum.
Why doesn't anybody help Tom?
- Niçin birisi Tom'a yardım etmiyor?
We heard somebody shout.
- Birinin bağırdığını duyduk.
Somebody has broken this dish.
- Biri bu tabağı kırdı.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies.
- Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.
I'd like to try one of those cookies.
- Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
- Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
Anyone could do that.
- Herhangi biri onu yapabilir.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
- Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
Well, yes, but I don't want anyone to know.
- Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.
Does anyone have a soul?
- Herhangi biri bir ruha sahip midir?
It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
- Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
Don't challenge someone who has nothing to lose.
- Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
Tom is sitting in one of the chairs.
- Tom koltuklardan birisinde oturuyor.
Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up.
- Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.
The solution of one may prove to be the solution of the other.
- Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.
Books are the offspring of one's mind.
- Kitaplar birinin aklının ürünleridir.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them.
- İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.