birincilik

listen to the pronunciation of birincilik
التركية - الإنجليزية
first

She boasted of having won the first prize. - O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.

He won first prize at the spelling contest. - O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

first place
first place, championship
person or thing which is first
first rank, first place, championship
birinci
first

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

birincilik ödülü
First prize
birincilik kürsüsü
victory rostrum
birincilik ödülü
championship award
birinci
1st
birinci
winner

Last year's Miss Universe winner is very tall. - Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.

I knew she would be the winner. - Onun birinci olacağını biliyordum.

birinci
(Bilgisayar) first place

Tom moved up to first place. - Tom birinci sıraya yükseldi.

birinci
the former

Joan and Jane are sisters. The former is a pianist. - Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.

Health is above wealth, for the former is more important than the latter. - Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.

birinci
champion
birinci
inceptive
birinci
first, in the first place: Koşuda birinci geldi. She came in first in the race
birinci
first; primary; champion
birinci
victor

It was a victory for the whole country when he finished first in the race. - O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.

birinci
primary

Love for the family is our primary duty. - Aile için sevgi bizim birincil görevimiz.

Who's your primary physician? - Birincil doktorun kim?

birinci
premier
birinci
first quality. B
birinci
first, (someone, something) who/which is first in a countable series: birinci hafta the first week
birinci
uppermost
birinci
erst
sınavda birincilik
first class
çifte birincilik ödülü
double first
التركية - التركية
Şampiyonluk için yapılan yarışmalar
Birinci olma durumu
birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse: "Sınıfın birincisi olduğundan imtihanlara girişinde..."- Ö. Seyfettin
Birinci
(Osmanlı Dönemi) HADÎ
birinci
Ulaşım araçlarında mevki, sınıf: "Bütün grubu hiç olmazsa ilk ineceğimiz iskeleye kadar birincide götürmek istemişti."- R. N. Güntekin
birinci
Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey
birinci
Bir sayısının sıra sıfatı
birinci
Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey: "Birincisi ne kadar mağrur ise, öbürü o kadar yılışık."- Y. Z. Ortaç
birinci
Mevki, sınıf, orun
birincilik
المفضلات