She boasted of having won the first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
He won first prize at the spelling contest.
- O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.
It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
- Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Last year's Miss Universe winner is very tall.
- Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.
I knew she would be the winner.
- Onun birinci olacağını biliyordum.
Tom moved up to first place.
- Tom birinci sıraya yükseldi.
Joan and Jane are sisters. The former is a pianist.
- Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.
Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
It was a victory for the whole country when he finished first in the race.
- O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.
Love for the family is our primary duty.
- Aile için sevgi bizim birincil görevimiz.
Who's your primary physician?
- Birincil doktorun kim?