birgün

listen to the pronunciation of birgün
التركية - الإنجليزية
sometime

I'm going to do that sometime. - Bunu birgün yapacağım.

Tom should do that sometime. - Tom bunu birgün yapmalı.

some fine day
bir gün
one day

I've spent 500 dollars in one day. - Bir günde 500 dolar harcadım.

I would like to go to the United States one day. - Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

bir gün
some day or other
bir gün
some day
bir gün
someday

I'd like to visit your country someday. - Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.

Someday I'd like to go to England. - Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.

bir gün
one fine day
bir gün
one day, some day, someday
bir gün
sometime

I'd like to go to France sometime. - Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.

Even the worthy Homer sometimes nods. - Herkesin işi bir gün ters gidebilir.

bir gün
other

The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day. - Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.

The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day. - Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.

ileride birgün
sometime or other
birgün
المفضلات