I'm going to do that sometime.
- Bunu birgün yapacağım.
Tom should do that sometime.
- Tom bunu birgün yapmalı.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
I would like to go to the United States one day.
- Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
I'd like to visit your country someday.
- Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
Someday I'd like to go to England.
- Bir gün İngiltere'ye gitmek istiyorum.
I'd like to go to France sometime.
- Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.
Even the worthy Homer sometimes nods.
- Herkesin işi bir gün ters gidebilir.
The Princess and the Irishman recognised each other, and were married, and had a great wedding that lasted for a year and a day.
- Prenses ve İrlandalı birbirini tanıyordu ve evlilerdi ve bir yıl bir gün süren büyük bir düğün yapmışlardı.
The Berbers have lived for thousands of years where others could not survive even one day.
- Berberler binlerce yıldır yaşıyor ve başkaları bir gün bile hayatta kalamadı.