One by one, friends came up to speak to him.
- Onunla konuşmak için arkadaşları birer birer geldi.
He took the eggs out one by one.
- O, yumurtaları birer birer çıkardı.
He examined the spare parts one after another.
- Yedek parçaları birer birer inceledi.
Misfortunes seldom come singly.
- Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler.