They shook hands with each other.
- Birbirleriyle tokalaştılar.
Tom and Mary are always flirting with each other.
- Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
Let's try to understand one another.
- Birbirimizi anlamaya çalışalım.
These two lines cut across each other at right angles.
- Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.