These two are very different from each other.
- Bu ikisi birbirinden çok farklı.
They are easy to distinguish from each other.
- Onları birbirinden ayırt etmek kolaydır.
It is impossible to distinguish one from the other.
- Birbirinden ayırt etmek mümkün değildir.
We helped one another.
- Birbirimize yardımcı olduk.
Alan Tate and I looked at one another for a while.
- Alan Tate ve ben bir süre birbirimize baktık.
We don't know each other.
- Biz birbirimizi tanımıyoruz.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.