Once upon a time, there was a bad king in England.
- Bir zamanlar İngiltere'de kötü bir kral vardı.
Once upon a time there was a poor man and a rich woman.
- Bir zamanlar yoksul bir adam ve zengin bir kadın vardı.
I have seen him once on the train.
- Onu bir zamanlar trende gördüm.
I met him once when I was a student.
- Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
At one time, I used to go jogging every morning.
- Bir zamanlar, her sabah koşardım.
At one time there were many slaves in America.
- Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.
Come and visit us in Paris sometime soon.
- Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
Let's schedule a meeting sometime early next week.
- Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.