bir süreliğine

listen to the pronunciation of bir süreliğine
التركية - الإنجليزية
For a while, for a period of time
for a while now
for some time
for the time being
bir süre
for a while

I want to leave these packages for a while. - Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.

He stayed here for a while. - O, bir süre burada kaldı.

bir süre
awhile

I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile. - Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.

We're going to have good weather for awhile. - Bir süreliğine daha havalar güzel olacak.

bir süre
awhile, for a time
bir süre
for a time

He lived here for a time. - O, bir süre burada yaşadı.

The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt. - Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.

belirsiz bir süreliğine ertelemek
to postpone for an indefinite time
bir süre
a little while
bir süre
once a while
bir süre
a while

He stayed here for a while. - O, bir süre burada kaldı.

She pondered the question for a while. - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.

bir süreliğine
المفضلات