bir sürü

listen to the pronunciation of bir sürü
التركية - الإنجليزية
lots of

There were lots of people. - Bir sürü insan vardı.

Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki. - Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.

heaps of

Tom's got heaps of friends. - Tom'un bir sürü arkadaşı var.

lots of, heaps of
a lot

There are a lot of beautiful places in Japan. - Japonya'da bir sürü güzel mekân var.

There are a lot of factories in Kawasaki. - Kawasaki'de bir sürü fabrika var.

myriad
{i} Lot

A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday. - Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.

There are a lot of factories in Kawasaki. - Kawasaki'de bir sürü fabrika var.

(deyim) a hell of a lot
(Konuşma Dili) like hell
a load of
a raft of
{i} waggonload
loads of

I buy loads of stuff at that store. - Ben o mağazada bir sürü şey alırım.

I have loads of things to do. - Yapacak bir sürü işim var.

a great number of
umpteen
tons of

We have tons of money. - Bizim bir sürü paramız var.

There are tons of cat photos on the internet. - İnternette bir sürü kedi fotoğrafları var.

quiverful
{i} heap

Tom's got heaps of friends. - Tom'un bir sürü arkadaşı var.

bir sürü para
tons of money
bir sürü çocuk
dozens of children
birsürü
lot

I have got a lot of books. - Benim birsürü kitabım var.

A lot of people live in Tokyo. - Birsürü insan Tokyo'da yaşıyor.

التركية - التركية
Çok sayıda, pek çok
bir sürü
المفضلات