She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
I've been to Canada one time.
- Kanada'da bir kez bulundum.
I'm only going to ask you this one time, Tom.
- Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
I promised my parents I would visit them at least once every three months.
- Ebeveynlerime en az her üç ayda bir kez onları ziyaret edeceğime söz verdim.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
For once in my life, I'd like to do something right.
- Hayatımda bir kez, doğru bir şey yapmak istiyorum.
Why can't you be nice to me for once?
- Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?
Explain it once more, Jerry.
- Onu bir kez daha açıkla, Jerry.
Try doing it once more.
- Onu bir kez daha yapmayı dene.
Let's try once again.
- Bir kez daha deneyelim.
France and Britain were at war once again.
- Fransa ve İngiltere bir kez daha savaştaydı.
Let's try one more time.
- Bir kez daha deneyelim.
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.