bir an

listen to the pronunciation of bir an
التركية - الإنجليزية
pulse
one moment

Will you excuse us for one moment? - Bize bir an için izin verir misin?

One moment, they were arguing and the next they were kissing. - Bir an kavga edip bir an öpüşüyorlardı.

for a moment

Tom stared at Mary for a moment wondering if there was something she wasn't telling him. - Sanki onun ona söylemediği bir şey olup olmadığını merak ederek Tom bir an Mary'ye baktı.

Tom can't sit still for a moment. - Tom bir an için sessiz oturamaz.

twinkling
bir an önce
forthwith
bir an önce
right away

Tom says he wants to get married right away. - Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.

Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away? - Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?

bir an önce
immediately

I hope you will correct the situation immediately. - Umarım durumu bir an önce düzeltirsin.

bir an önce
straightaway
bir an önce
in a trice
bir an önce
straight away
bir an önce
straight off
bir an önce
a.s.a.p
biran
as soon as possible
bir an önce
as soon as possible, right away
bir an önce
in no time

You'll be there in no time. - Bir an önce orada olacaksın.

bir an önce
as soon as possible

You should tell Tom as soon as possible. - Bir an önce Tom'a söylemelisin.

bir an önce
anon
التركية - التركية
Çok kısa bir süre
BİRAN
(Osmanlı Dönemi) (E) f. Viran, harab, yıkık, dökük, eski
bir an önce
Hemen, olabildiği kadar ivedi
bir an
المفضلات