Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Knowing is nothing, imagination is everything.
- Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Ken didn't know what to say next.
- Ken gelecek defa ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Ken can play the violin, not to mention the guitar.
- Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
O, ona arabasını sattı.
- Hun solgte sin bil til ham.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?