Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
His name is known to everyone in this town.
- Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?
Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- Mor blev i bilen mens far handlede ind.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?