تعريف billing في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Ticaret) faturalamak
- faturalama
- (Bilgisayar) kartın fatura
- {f} fatura kes
- {i} faturalandırma
- Fatura
- {i} hesap çıkarma
- sanatçının isminin şöhretine göre afişlerde aldığı sıra
- {i} ismin afişteki sırası
- hesap çıkartma
- (Ticaret) fatura düzenleme
- (Ticaret) fatura kesme
- (Ticaret) fatura yazma
- (Ticaret) fatura keserek
- bill
- fatura
Hey! Scott! Faturamı öde!
- Hey! Scott! Pay my bill!
Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
- They shut his water off because he didn't pay the bill.
- Bill
- {i} senet
Tom onun senetlerini ödeyemedi.
- Tom couldn't pay his bills.
Senet bugün ödenmeli.
- The bill must be paid today.
- billing code
- (Bilgisayar) faturalama kodu
- billing date
- (Bilgisayar) faturalama tarihi
- billing information
- (Bilgisayar) faturalama bilgisi
- billing statement
- (Bilgisayar) faturalama raporu
- billing data
- fatura bilgisi
- billing rate
- ödeme oranı
- billing addres
- business cards templatesbrittney jamesbutterfly cell phonebrookfield library brookfield massbuy asa softball double first baseburlington chocolate festbusiness cards
business cards templates
brittney james
butterfly cell phone.
- billing date
- fatura tarihinden
- billing address
- (Bilgisayar) fatura adresi
- billing error
- (Ticaret) faturalama hatası
- billing error probability
- faturalandirma yanilgi olasiligi
- billing history
- (Bilgisayar) faturalama geçmişi
- billing integrity
- (probability) fatura eksiksizligi
- billing machine
- (Ticaret) otomatik fatura makinesi
- billing machine
- (Ticaret) fatura kesme makinesi
- billing option
- (Bilgisayar) fatura seçeneği
- billing option
- (Bilgisayar) faturalandırma seçeneği
- billing party
- (Ticaret) fatura eden taraf
- bill
- fatura,v.fatura kes: n.fatura
- bill
- hesap
Hesap 25 dolardan fazla geldi.
- The bill came to over $25.
Son hesaptan memnun değildi.
- He was not satisfied with the final bill.
- bill
- yasa tasarısı
İktidar partisi vergi yasa tasarısını kabul ettirdi.
- The ruling party pushed its tax bill through.
Kongreye bir yasa tasarısı sundular.
- They introduced a bill in Congress.
- bill
- kuş gagası
- Bill
- {i} gaga
- Bill
- {i} burun
- Bill
- {i} kâğıt para
Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.
- Tom found a hundred dollar bill on the street.
- bill
- {f} fatura çıkarmak
- bill
- {i} kanun tasarısı
- bill
- adisyon
- bill
- balta
- bill
- (Gıda) kakaç
- bill
- (Ticaret) ticari senet
- bill
- (Kanun) layiha
- bill
- pankart
- bill
- (Kanun) layiha (kanun)
- bill
- (Ticaret) fatura kesmek
- bill
- liste
- bill
- bilet
- bill
- (Ticaret) kasa fişi
- bill
- (Kanun) kanun taslağı
- bill
- cetvel
- bill
- (Politika, Siyaset) yasa önergesi
- bill
- (Askeri) tezkere
- progress billing
- (Ticaret) hakediş
- bill
- ilan
- bill
- denize uzanan kara parçası
- bill
- afiş
- bill
- el ilanı
- bill
- poliçe
- bill
- {f} fatura etmek
- bill
- {f} fatura kes
- bill
- hesap pusulası
- bill
- dimdik
- top billing
- assolist
- bill
- Şapka siperi
The trend among some young men is to wear their caps with the bill off to one side.
- bill
- billiz
- recurring billing
- periyodik aralıklarla müşterinin faturalandırılması
- Bill
- {i} tahvil
- Bill
- {i} beyanname
İnsan hakları beyannamesi ABD Anayasasını değiştirdi.
- The Bill of Rights amended the U.S. Constitution.
- Bill
- {i} banknot
Bu bin yenlik banknotu bozabilir misin?
- Can you break this thousand-yen bill?
Bebek on dolarlık banknotu yırttı.
- The baby tore up a ten-dollar bill.
- Bill
- {i} balta (eski)
- Bill
- {i} tasarı
Başkan Hayes yasa tasarısını veto etti.
- President Hayes vetoed the bill.
İktidar partisi vergi yasa tasarısını kabul ettirdi.
- The ruling party pushed its tax bill through.
- Bill
- {i} uzantı
- Bill
- {i} tiyatro programı
- Bill
- {i} poster
Tom, duvara bir poster yapıştırıyor.
- Tom is sticking a bill on the wall.
- Bill
- {i} keser
- TBD
- (Askeri) belirlenecek (to be determined)
- bill
- {f} afişe etmek
- bill
- gagalarım birbirine sürterek sevişmek
- bill
- (Askeri) TEZKERE, LAYİHA (KANUN)
- bill
- ağız
- bill
- gaga/burun/tahvil/fatura
- bill
- {f} ilan etmek
- bill
- bill and coo sevişip koklaşmak
- bill
- koklaşmak
- bill
- {f} gagalarını sürterek sevişmek
- bill
- {f} sevişmek
- bill
- fatura gönder/ilan et
- bill
- poliç
- bill
- kanun teklifi
- bill
- makbuz
- bill
- pusula