تعريف bilinmez في التركية الإنجليزية القاموس.
- unknown
He's a star in Germany, but completely unknown in America.
- O, Almanya'da yıldızdır ama Amerika'da tamamen bilinmez.
Its origin is unknown.
- Onun orijini bilinmez.
- uncertain
- incognita
- unknown; uncertain
- puzzler
- recondite
- puzzlement
- occult
- problem
- question
- there is no saying
- bilinmez bir sır
- something of a puzzle
- bil
- know
Do you know how to play chess?
- Satranç oynamayı biliyor musun?
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
- önem değeri bilinmez
- imponderable
- bil
- knew
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
- bil
- {f} knowing
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
- bil
- {f} ken
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Ken is as tall as Bill.
- Ken Bill kadar uzun boylu.
- bil
- cognize
- bil
- {f} known
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
- bil
- {f} kenning
- Fırsat bir rüzgardır ki bilinmez nereden eser
- (Atasözü) A chance comes without warning
- sebebi bilinmez
- cause unknown
- altından ne çıkacak bilinmez
- (Konuşma Dili) The outcome is uncertain
- para ile imanın kimde olduğu bilinmez
- (Atasözü) You can't know for sure how much money another person has, just as you can't know whether or not he is a sincere believer in God
- önceden bilinmez
- unpredictable
She's very unpredictable.
- O çok önceden bilinmez.
