I was not conscious of his presence.
- Onun varlığının bilincinde değildim.
The warrior is conscious of both his strength and his weakness.
- Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
Consciousness is a precondition of being.
- Bilinç varlığın ön koşuludur.
Consciousness is a precondition of being.
- Bilinç varlığın ön koşuludur.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Bilinç birinin izlediği bilgidir.