Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.
- Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
I myself was not conscious of it, but I may have been jealous of his success.
- Kendim onun bilincinde değildim, fakat onun başarısını kıskanıyor olabilirim.
Consciousness is a precondition of being.
- Bilinç varlığın ön koşuludur.
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.
- Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
His rudeness was conscious, not accidental.
- Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
Tom is barely conscious.
- Tom neredeyse hiç bilinçli değil.
Conscience is the knowledge that someone is watching.
- Bilinç birinin izlediği bilgidir.