Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
It's not rocket science.
- O, roket bilimi değil.
The only real science is the knowledge of facts.
- Tek gerçek bilim, gerçeklerin bilgisidir.
With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
- Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
I have been learning a science.
- Ben bir bilim öğrenmekteyim.
I consider him a great scientist.
- Onu büyük bir bilim adamı olarak görüyorum.
He respects Einstein, an American scientist.
- O, bir Amerikalı bilim adamı, Albert Einstein'a saygı duyuyor.
Mr Johnson is not a scholar but a poet.
- Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir.
He is a scholar to the core.
- O, gerçek bir bilim adamıdır.
Linguistics is a science that tries to describe language.
- Dilbilimi dili tanımlamak için çalışan bir bilim dalıdır.
Botany is an applied science.
- Botanik, uygulamalı bir bilim dalıdır.
Linguistics is the discipline which aims to describe language.
- Dilbilim dili tanımlamayı amaçlayan bilim dalıdır.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
He studies computational linguistics.
- Bilişimsel dil bilim öğrenimi yapmaktadır.