You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
She can't even harm a fly.
- O bir sineğe bile zarar veremez.
Nobody can do that as well as me, not even Tom.
- Kimse bunu benim kadar iyi yapamaz, Tom bile
Nobody can do that as well as I can, not even Tom.
- Kimse bunu benim yapabildiğim kadar iyi yapamaz, Tom bile.
Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
- Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
I will go even if it rains.
- Yağmur yağsa bile gideceğim.
Even though you don't like this, you must eat it.
- Bunu sevmesen bile, yemelisin.
Tom said he didn't care about Mary's past even though he really did.
- Tom gerçekten ilgilenmiş olsa bile Mary'nin geçmişiyle ilgilenmediğini söyledi.
At that hospital, even if you've got an appointment you have to wait at least two hours, so be ready for that.
- Hastanede bir randevun olsa bile en azından iki saat beklemek zorundasın, bu yüzden bunun için hazır ol.
I haven't even looked at that yet.
- Ben daha ona bakmadım bile.
Tom showed Mary how to sharpen a knife.
- Tom Mary'ye bir bıçağı nasıl bileyeceğini gösterdi.
I'll sharpen your knife for you.
- Sizin için bıçağınızı bileyeceğim.
Have you ever sharpened this knife?
- Bu bıçağı hiç biledin mi?
I just sharpened my knife this morning.
- Ben sadece bu sabah bıçağımı biledim.
Even if you lose lakhs, stay honest.
- Yüz bin kaybetsen bile, dürüst kal.
He had not even known that she was sick.
- Onun hasta olduğu bile bilmiyordu.
He didn't divulge the information, not even under pain of torture.
- O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.
It is already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
I've already bought my ticket.
- Ben zaten biletimi aldım.
In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
- Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
Even when she's not wearing makeup, she's very beautiful.
- O, makyaj yapmadığı zaman bile, o çok güzeldir.
Berbat safra kesesi ameliyatından sonra, hasta hem mecazi olarak hem de kelimenin tam anlamıyla, safra ile doluydu.
- After the botched gallbladder surgery, the patient was filled with bile, both figuratively and literally.
Safra kesesi safra üretir.
- The gallbladder produces bile.