Swimming is a form of exercise.
- Yüzmek bir egzersiz biçimidir.
Some people think that advertising is a form of brainwashing.
- Bazı insanlar reklamın bir beyin yıkama biçimi olduğunu düşünüyorlar.
The shape of a box is usually square.
- Bir kutunun biçimi genellikle karedir.
Things are starting to take shape.
- İşler biçimlenmeye başlıyor.
The style of that house is similar to mine.
- O evin biçimi benimkine benzer.
Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
- Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
That is a modern form of superstition.
- Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
They formed themselves into a circle.
- Kendilerini bir daire halinde biçimlendirdiler.
What format should I use?
- Hangi biçimi kullanmalıyım?
The manager wants the report rewritten using the new format.
- Müdür yeni bir biçim kullanarak raporun yeniden yazılmasını istiyor.
I didn't make this decision lightly.
- Ben bu kararı kolay bir biçimde vermedim.
Kim is dressed in a very attractive manner.
- Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
Phone robbery thwarted in unusual manner.
- Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
- Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
Tom's face is badly bruised.
- Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
Bu diskete format atmamalısın.
- Bu disketi biçimlendirmemelisin.