تعريف beyond في الإنجليزية التركية القاموس.
- ötesi
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- öte
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- ötesinde
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- in ötesinde
- {e} den öte
- {e} ayrıca
- {i} öbür dünya
- -den sonra
- daha ileride
- -den öte
- -den başka
- -in ötesinde
- aşmış
- ötesindekiler
- aşkın
- ötesindeki
Bizim kontrolümüz ötesindeki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- Due to circumstances beyond our control, we had to postpone the meeting.
Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- ileri
- -ın dışında
- ötesine
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
- öteye
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
- -den daha geç/sonra
- ötede
Ötede küçük bir ada gördük.
- We saw a small island beyond.
- sınırlarının dışında
- ötede/öteye
- dışında
Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.
- Tom got time and a half when he worked beyond his usual quitting time.
O iyileşme şansı dışındadır.
- He is beyond the chance of recovery.
- z. ötede; öteye. edat
- ölüm sonrası yaşam
- çok
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- ötesinde; ötesi, -den öte; -den sonra: Beyond there there's nothing but mountains. Oradan öte dağdan başka şey yok
- {i} ahiret
- aşırı
- daha ileri
- fazla
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- beyond ötesinde
- {e} haricinde
- {e} götürmez
Bu hiç şüphe götürmez.
- It's beyond any doubt.
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
- His honesty is beyond doubt.
- daha fazla
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- beyond measure
- ölçüsüz
- go beyond
- aşmak
- beyond comprehension
- Algılamanın ötesinde, anlaşılması güç
- beyond one's control
- Birinin kontrolünün ötesinde, birin konrolü dışında
- beyond all reason
- aşırı
- beyond all reason
- mantıksız
- beyond any doubt
- şüphesiz
- beyond one's authority
- yetkisi dışında
- beyond reproach
- mükemmel
- beyond reproach
- hatasız
- beyond reproach
- kusursuz
- beyond the sea
- denizlerin ötesinde
- beyond a reasonable doubt
- makul bir şüphe götürmez
- beyond capacity
- kapasitesi ötesinde
- beyond cold
- soğuk üstü
- beyond control
- kontrolü dışında
- beyond description
- Kelimelerle tarif edilemez bir biçimde, aşırı ölçüde, (şaşkınlık belirtir). "İ was shocked beyond description when İ saw that horrible accident!"
- beyond doubt
- umutsuz vaka
- beyond doubt, cannot be doubted
- şüphesiz, şüphe olamaz
- beyond finite
- sonlu ötesi
- beyond help
- yardım ötesinde
- beyond him
- Onun ötesinde
- beyond his means
- Onun anlamı ötesinde
- beyond hope
- umut ötesinde
- beyond life
- hayatın ötesinde
- beyond management
- yönetim ötesinde
- beyond number
- sayısız
- beyond of
- ötesinde
- beyond one
- Bir ötesinde
- beyond one's depth
- (deyim) Boyunu aşan, bilgi ve yeteneği dışında
- beyond one's means
- (deyim) Karşılyabileceğinden fazla harcayarak, müsrifçe
- beyond one's means
- biri demektir ötesinde
- beyond or outside of the tropics
- ötesinde veya tropik dışında
- beyond reach
- ulaşamayacağımız
- beyond recognition
- Tanınmayacak şekilde, tanınmayacak halde
- beyond recognition
- tanınmayacak
- beyond redemption
- umutsuz vaka
- beyond that
- bunun ötesinde
- beyond the bounds of
- --in sınırlarını aşmış
- beyond the bounds of reason
- aklın sınırları ötesine
- beyond the call of duty
- (deyim) Gereğinden fazla, haddinden fazla
- beyond the call of duty
- (deyim) Much more than should be expected
If your waiter goes beyond the call of duty, leave a bigger tip.
- beyond the normal; unusual (french)
- normal ötesinde; alışılmadık (fransızca)
- beyond the realms of possibility
- İmkân dahilinde olmayan, imkânsız
- beyond the sea
- deniz ötesinde
- beyond the sea, over the sea
- deniz, deniz ötesinde
- beyond what is necessary
- ötesinde gerekli olanın
- beyond, later
- Daha sonra ötesinde
- beyond all bearing
- çekilmez
- beyond all bearing
- dayanılmaz
- beyond all bearing
- katlanılmaz
- beyond all blame
- bütün suçlamalardan uzak
- beyond all bounds
- sınırı aşmış
- beyond all question
- şüphe götürmez
- beyond all question
- kuşkusuz
- beyond bearing
- çekilmez
- beyond bearing
- meyvelerini taşıyamayan
- beyond bearing
- dayanılmaz
- beyond belief
- inanılmaz
- beyond belief
- (Fiili Deyim ) inanılmaz , olağan üstü
- beyond belief
- güvenilmez
- beyond cavil
- tartışma kabul etmez
- beyond cavil
- itiraz kaldırmaz
- beyond cognizance
- yetkiyi aşan
- beyond cognizance
- yetki dışında
- beyond compare
- mukayese kabul etmez
- beyond compare
- kıyaslanamaz
- beyond controversy
- tartışmasız
- beyond dispute
- tartışma götürmez
- beyond dispute
- apaçık
- beyond dispute
- su götürmez
Bu su götürmez bir şey.
- This is beyond dispute.
- beyond doubt
- şüphe götürmez
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
- His honesty is beyond doubt.
- beyond endurance
- çekilmez
- beyond endurance
- dayanılmaz
- beyond line of sight
- (Askeri) görüş hattı ötesinde
- beyond measure
- son derece
- beyond measure
- haddinden fazla
- beyond number
- sayısız, sayılamaz
- beyond one's power
- gücünü aşan
- beyond one's power
- aşan
- beyond one's purse
- harcı değil
- beyond one's purse
- gücünü aşar
- beyond praise
- (isim)fis, mükemmel
- beyond praise
- nefis
- beyond praise
- mükemmel
- beyond question
- şüphe götürmez
- beyond redemption
- ıslah olmaz
- beyond redemption
- kurtarılamaz
- beyond repair
- tamir edilemeyecek şekilde
- beyond retrieve
- dönüşü olmayan
- beyond retrieve
- çaresiz
- beyond retrieve
- telâfisi imkânsız
- beyond the seas
- denizaşırı
- beyond the shadow of doubt
- hakkında en küçük bir kuşku olmaksızın
- beyond the veil
- öbür dünyada
- beyond visual range
- (Askeri) görüş mesafesi dışında
- beyond/out of reach
- erişilmez, yetişilmez
- beyond/past redemption
- kurtarılamaz
- be beyond/without a shadow of a doubt
- zerre kadar şüphe kalmamak
- be beyond belief
- inanılması mümkün olmamak, inanılmaz olmak
- be beyond dispute
- tartışma götürmemek
- be beyond one's ken
- aklı ermemek
- be beyond one's ken
- (birinin) hiç bilmediği bir şey olmak
- be beyond one's power
- elinde olmamak
- be beyond s.o.'s grasp
- birinin kavrayışının dışında olmak
- be beyond s.o.'s grasp
- birinin
- be beyond s.o.'s grasp
- birinin elinden kurtulmuş olmak: They're beyond his grasp now. O artık onlara dokunamaz
- be beyond the pale
- hiç kabul olunacak/onaylanacak bir şey olmamak
- be beyond/without a
- zerre kadar şüphe kalmamak
- go beyond the limit
- haddini aşmak
- great beyond
- (Konuşma Dili) öbür dünya
- beyond doubt
- şüphesiz
- beyond doubt
- kuşkusuz
Onun masum olduğuna kuşkusuz olarak inanıyorum.
- I believe beyond doubt that she is innocent.
- beyond question
- tartışmasız
- beyond question
- (deyim) sorgusuz sualsiz