beyazlar

listen to the pronunciation of beyazlar
التركية - الإنجليزية
whites

Break the eggs and separate the yolks and whites. - Yumurtaları kır ve sarıları ve beyazları ayır.

Fold the egg whites into the lemon curd. - Yumurta beyazlarını limon kabuğunun içine katlayın.

plural form of white
Clothing or linens, especially laundry, that is white
The uniform of a chef
cricket whites
Fencing clothing
plural of white
The finest flour made from white wheat
The fencing uniform
Proselytizing clothes
Cloth or garments of a plain white color
white clothing
Leucorrh&?;a
beyaz
white

She has a cat. This cat is white. - Onun bir kedisi var. Bu kedi beyazdır.

They fed a black and a white dog. - Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.

beyaz
leuco
beyaz
calico cat
beyaz
whitelist
beyaz
in white
beyaz
white part
beyaz
print. regular (typeface) (as distinguished from boldface and italic); lightface
beyaz
leuko
beyaz
white; hoar
beyaz
white; white; white, white person; heroin, snow
beyaz
white spot

Tom's dog has black and white spots. - Tom'un köpeğinin siyah ve beyaz lekeleri var.

The white spots on Saturn are believed to be powerful storms. - Satürn üzerindeki beyaz lekelerin, güçlü fırtınalar olduklarına inanılır.

beyaz
white; heroin
beyaz
slang heroin
beyaz
clean copy
beyaz
bloodless
beyaz
argent
beyaz
snowy

My grandfather has snowy white hair. - Büyükbabamın kar beyazı saçı var.

beyaz
honkie
beyaz
{i} heroin
beyaz
boer
beyaz
blank
beyaz
{s} hoar
fakir beyazlar
(zenci deyişi) white trash
التركية - التركية

تعريف beyazlar في التركية التركية القاموس.

BEYAZ
(Osmanlı Dönemi) Aydınlık
BEYAZ
(Osmanlı Dönemi) Müsveddenin temize çekilmesi.(Aynada saçıma baktıkça, beyaz kıllar bana diyorlar: "Dikkat et!" İşte o beyaz kılların ihtariyle vaziyet tavazzuh etti. Baktım ki; çok güvendiğim ve ezvakına meftun olduğum gençlik elveda diyor ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeğe başlıyor ve pekçok alâkadar ve âdeta âşık olduğum dünya, bana "Uğurlar olsun" deyip, misafirhâneden gideceğimi ihtar ediyor. L.)
BEYAZ
(Osmanlı Dönemi) Aklık, beyazlık
BEYAZ
(Osmanlı Dönemi) Yumurta akı
Beyaz
(Osmanlı Dönemi) AGARR
beyaz
Bu renkte olan: "Müdür, arkasına beyaz bir gömlek giymiş, ellerini de göbeğinin üstünden kavuşturmuş."- M. Ş. Esendal
beyaz
Beyaz ırktan olan kimse
beyaz
Ak, kara karşıtı
beyaz
Baskıda normal karalıkta görünen harf çeşidi
beyaz
Beyaz ırktan olan kimse: "Agni'nin iki kızı var, biri beyaz, biri siyah."- H. R. Gürpınar
beyaz
Bu renkte olan
beyazlar
المفضلات