Bize hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
- Du musst uns nichts beweisen.
Hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilim.
- Ich muss überhaupt nichts beweisen.
Mary'nin kirpilerin üstündeki kitabı onun bu hayvanlara sevgisini göstermektedir.
- Mary's book on hedgehogs demonstrates her love for these animals.
Bir sonraki problemi tahtada göstermek ister misin?
- Would you demonstrate the next problem at the board?
Afrikalı Amerikalılar sivil haklar için gösteri yaptılar.
- African Americans demonstrated for civil rights.
Afganistan'daki durum, Amerika'nın hedeflerini ve birlikte çalışmamız gerektiğini gösteriyor.
- The situation in Afghanistan demonstrates America's goals, and our need to work together.
Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.
- The teacher demonstrated the idea with an experiment.
I don't know how to demonstrate it, since it's too obvious!
- Ich weiß nicht, wie ich es beweisen soll, so selbstverständlich wie es ist!