Hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değilim.
- Ich muss überhaupt nichts beweisen.
Bize hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
- Du musst uns nichts beweisen.
Mary'nin kirpilerin üstündeki kitabı onun bu hayvanlara sevgisini göstermektedir.
- Mary's book on hedgehogs demonstrates her love for these animals.
Bir sonraki problemi tahtada göstermek ister misin?
- Would you demonstrate the next problem at the board?
Gösterilecek birçok şey var.
- There's still a lot to demonstrate.
Afrikalı Amerikalılar sivil haklar için gösteri yaptılar.
- African Americans demonstrated for civil rights.
Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.
- The teacher demonstrated the idea with an experiment.
I don't know how to demonstrate it, since it's too obvious!
- Ich weiß nicht, wie ich es beweisen soll, so selbstverständlich wie es ist!