Bahse giriyorum o Tom'un planıydı.
- I'm betting that was Tom's plan.
İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
Ben hiç bahis adamı olmadım.
- I've never been a betting man.
İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
İnsan aptallığı üzerine bahse girme her zaman iyi bir bahistir.
- Betting on human stupidity is always a good bet.
Onun üzerine bahis oynamazdım.
- I wouldn't bet on it.
Yerinde olsam o ata bahis oynamam.
- I wouldn't bet on that horse if I were you.
Tom Mary ile onu kol güreşinde yenebileceğine dair iddiaya girdi.
- Tom bet Mary that he could beat her at arm wrestling.
Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
- Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahis yapmak istiyor musunuz?
- Do you want to make a bet?
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.
Bahse girerim ki sen sapıkça bir şey düşünüyordun.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
If I were a betting man, I'd wager my next pay check he couldn't do that again.
Dylan owes Fletcher $30 from an unsuccessful bet.
There isn't much difference between the two.
- There is not much difference between the two.
It isn't good to eat between meals.
- It is not good to eat between meals.