In her home, kitchen garbage was fed to the pigs.
- Onun evinde,domuzlar mutfak çöpüyle beslenirdi.
They fed a black and a white dog.
- Onlar bir siyah ve bir beyaz köpeği beslediler.
Most whales feed on plankton.
- Çoğu balinalar planktonla beslenir.
He had to feed his large family.
- O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity.
- Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
How much food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
How much should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne kadar beslemeliyim?
Sports nurture friendships.
- Spor dostlukları besler.
Both body and spirit are nurtured.
- Hem beden hem de ruh beslenir.
We need to nourish our spirit.
- Ruhumuzu beslemeliyiz.
Reading of literature nourishes the mind.
- Edebiyat okumak zihnimizi besler.
Milk is more nourishing than wine.
- Süt şaraptan daha besleyicidir.
This food's not nourishing enough.
- Bu yiyecek yeterince besleyici değil.