Olacak şeye Tom'u hazırlamak için elimizden geleni yaptık.
- We did our best to prepare Tom for what was going to happen.
Sunumumu hazırlamak zorundayım.
- I have to prepare my presentation.
Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
- It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
- I had little time to prepare the speech.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Mary asked Tom to turn off the computer and prepare dinner.
- Mary bat Tom, den Rechner auszuschalten und das Abendessen zu bereiten.
Please prepare for the trip.
- Bitte bereiten Sie sich auf die Reise vor.