I heard the children singing together.
- Çocukların beraberce şarkı söylediklerini duydum.
Tom and Mary spend a lot of time together.
- Tom ve Mary beraber epey zaman geçirdiler.
It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
- Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
Tom was the one who suggested that I go out with Mary.
- Tom Mary ile beraber çıkmamı öneren kişiydi.
In the last minute, Marcello score an equalizing goal.
- Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı.
They worked jointly on this project.
- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
Tom and I sat together at the concert.
- Tom ve ben konserde beraber oturduk.