benzerlikler

listen to the pronunciation of benzerlikler
التركية - الإنجليزية
analogies
similarities

I see the similarities. - Benzerlikler görüyorum.

There are similarities between the Indonesian and Polish flags. - Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.

benzerlik
similarity

The similarity is pretty vague. - Benzerlik oldukça belirsiz.

I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental. - Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.

benzerlik
resemblance

She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe. - O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

Do you see a resemblance? - Bir benzerlik görüyor musun?

benzer
similar

The climate of New Zealand is similar to that of Japan. - Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.

My opinion is similar to yours. - Benim görüşüm seninkine benzer.

benzerlikler göstermek
show similarities
benzerlikler göstermek
share similarities
benzer
{i} like

Incidentally, this room doesn't have anything like an air conditioner. All it has is a hand-held paper fan. - Sırası gelmişken, bu odada klimaya benzer bir şey yok. Onun sahip olduğu tek şey elle tutulan kağıt yelpaze.

The twin brothers are as like as two peas. - İkiz erkek kardeşler iki bezelye kadar benzer.

benzer
{s} same

I don't want you to make the same mistake I made. - Yaptığıma benzer bir yanlışı yapmanı istemiyorum.

If you feel there are several possible translations, note that for the same sentence, you can add several translations in the same language. - Birkaç olası çeviri olduğunu anlarsanız benzer cümleleri not edin, çünkü aynı dilde birkaç çeviri ekleyebilirsiniz.

benzer
mock
benzer
analogous
benzerlik
parallel
benzerlik
{i} approach
benzerlik
{i} likeness
benzer
counterpart
benzer
closely
benzer
similar, like, resembling, alike, akin (to), analogous (to/with)
benzer
{i} match

Tom and Mary bought matching shirts. - Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.

We shall never see her match. - Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.

benzer
{s} allied
benzerlik
uniformity
benzerlik
affinity
benzerlik
identity
benzerlik
similar

Do you see any similarities? - Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?

What are some similarities among ethnic groups? - Etnik guruplar arasındaki bazı benzerlikler nedir?

benzerlik
similarities

What are some similarities among ethnic groups? - Etnik guruplar arasındaki bazı benzerlikler nedir?

Malay has many similarities with Indonesian. - Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.

benzerlik
{i} conformity
benzer
{s} indistinguishable
benzer
stand-in
benzer
look-alike
benzer
much of a muchness
benzer
para-
benzer
congener
benzer
fetch
benzer
as such
benzer
(Havacılık) araloque
benzer
(Bilgisayar) similar to

The climate of New Zealand is similar to that of Japan. - Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.

The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse. - Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.

benzer
in common with
benzer
corresponding
benzer
comparable
benzer
(Kanun) quasi
benzer
homeo-
benzer
akin
benzer
spurious
benzer
(Biyokimya) analog

I see no analogy between your problem and mine. - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.

benzer
alike

The twins are as alike as two peas in a pod. - İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.

The two brothers are very much alike. - İki erkek kardeş birbirine çok benzer.

benzer
uniform
benzer
semblable
benzer
(Matematik) congruent
benzer
analogous with
benzer
of a piece with
benzer
duplicate
benzer
homo-
benzerlik
semblance
benzerlik
same
benzerlik
alikeness
benzerlik
correspondence
benzerlik
(İstatistik) likelihood
benzerlik
analogousness
benzerlik
conformability
benzerlik
selfsameness
benzerlik
approximation
benzer
homo
benzer
parallel
benzer
conformable
benzer
congruent with
benzer
fellow
benzer
look alike

Tom's children all look alike. - Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.

All those flowers look alike. - Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.

benzerlik
similitude
benzerlik
analogy

I see no analogy between your problem and mine. - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.

benzerlik
comparison
benzerlik
congruence
benzer
phane
benzer
congeneric
benzer
analagous
benzer
image

They are the spitting image of one another. - Onlar birbirlerinin benzeri.

benzer
homoeo [Brit.]
benzer
homologous
benzer
congenerical
benzer
approximate
benzer
congenerous
benzer
analogue
benzer
kindred
benzer
similar, like, resembling
benzer
correlative
benzer
in common

We have many things in common: hobbies, educational background, and so on. - Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.

benzer
similar thing
benzer
simulant
benzer
analogical
benzer
vicinal
benzer
of a piece
benzer
cin. stand-in, double
benzer
stand in
benzer
connate
benzer
analogic
benzer
double
benzer
homeo
benzer
suchlike
benzer
congruence
benzer
kin

The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells. - Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.

Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it. - Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.

benzer
congruous
benzer
para
benzer
homoeo
benzer
vicinsl
benzerlik
mimicry
benzerlik
parallelism
benzerlik
similarity, resemblance
benzerlik
kinship
benzerlik
propinquity
benzerlik
sameness
benzerlik
community
benzerlik
similarity, resemblance, likeness, similitude, sameness, comparison, affinity, correspondence, analogy, identity
benzerlik
parity
benzerlik
congeniality
التركية - التركية

تعريف benzerlikler في التركية التركية القاموس.

Benzer
emsal
Benzer
(Osmanlı Dönemi) MÂİL
Benzerlik
paralellik
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil: "Baksana kız, paşaya benzer yerim var mı benim?"- H. Taner
benzer
Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör
benzer
Benzeşim
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil
benzerlik
İki üçgende köşelerinin eşlenmesine göre karşılıklı açıların eş ve karşılıklı kenarların orantısından doğan durum
benzerlik
Benzer olma durumu
benzerlik
Benzer olma durumu: "Türk işleri ile Roma ve Bizans işleri arasında benzerlik bulunamaz."- F. R. Atay. İki üçgende köşelerinin eşlenmesine göre karşılıklı açıların eş ve karşılıklı kenarların orantısından doğan durum
benzerlikler
المفضلات