Bu senin menfaatin için.
- This is for your benefit.
Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.
- Nowadays we are apt to forget the benefits of nature.
Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
- There are many benefits to being beautiful.
O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
- He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- I think that this material is of benefit to everyone.
Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
Onun yararları hakkında yaygara yaptı.
- She made a fuss about her benefits.
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
- Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
Ondan kim yararlandı?
- Who benefited from that?
Toplum yeni sanayiden yarar sağlayacaktır.
- The community will benefit from the new industry.
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
- You will benefit by a trip abroad.
... the tax cuts that have been benefiting so many of us ...
... got to make choices. And the choices we've made have been ones that ultimately are benefiting ...