Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- I've always wanted to own a sports car.
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
- Tom is his own worst enemy.
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- She is her own worst enemy.
Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.
- Put your name on all your belongings.
Onların hepsi benim kişisel eşyalarım.
- They are all my personal belongings.
Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
- The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
Tom kendine ait olmayan bir şeyi götürdü.
- Tom took something that didn't belong to him.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- May I leave my belongings on the bus?
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
A need for belonging seems fundamental to humans.