I want you to have a definite plan before you leave.
- Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.
There is a definite time to return the book.
- Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.
We have specific proof of your innocence.
- Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
In American football the defense has a specific job.
- Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
I can trust him to a certain extent.
- Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
- Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
That particular person would run.
- Şu belirli kişi çalışacaktı.
I set myself realistic goals.
- Kendime gerçekçi hedefler belirliyorum.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
- İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.