belirlenmemişlik

listen to the pronunciation of belirlenmemişlik
التركية - الإنجليزية
(Sosyoloji, Toplumbilim) indetermination
Want of determination; an unsettled or wavering state, as of the mind
Want of fixed or stated direction
the quality of being vague and poorly defined
{i} lack of determination; indecisiveness; quality of being unsettled
belirle
{f} determined

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

The price of the carpet is determined by three factors. - Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

belirle
(Bilgisayar) identify

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do. - Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

I'd like to determine the value of this painting. - Bu tablonun değerini belirlemek isterim.

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

belirle
appointing
belirlenmemişlik
المفضلات