الإنجليزية - التركية
تعريف belief about (or mental picture of) the future في الإنجليزية التركية القاموس.
- expectation
- {i} ümit
- expectation
- beklenti
Onun beklentilerine uygun yaşamalıyım.
-I must live up to his expectations.
Otel beklentilerini karşıladı mı?
-Did that hotel meet your expectations?
- expectation
- {i} umma
- expectation
- {i} umut
Tom için büyük umutlarım vardı.
-I had great expectations for Tom.
- expectation
- {i} beklenilme
- expectation
- {i} olasılık
- expectation
- (Tıp) ekspektasyon
- outlook
- bakış açısı
Onun hayata çok materyalist bir bakış açısı vardır.
-He has a very materialistic outlook on life.
Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
-Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- expectation
- contrary to expectations beklenilenin aksine
- expectation
- intizar
- expectation
- {i} mirasa konma beklentisi
- expectation
- {i} bekleme
- outlook
- {i} tahmin
- outlook
- {i} hedefleme
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف belief about (or mental picture of) the future في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- outlook
- expectation
belief about (or mental picture of) the future
الواصلة
be·lief a·bout (or men·tal pic·ture of) the fu·tureالنطق
Resimler
المفضلات