تعريف beledi̇ye في التركية الإنجليزية القاموس.
- belediye
- municipality
- belediye başkanı
- Mayor
- belediye
- (Politika, Siyaset) city corporation
- belediye
- municipal
Brazil is partitioned into states, which in turn are partitioned into municipalities.
- Brezilya eyaletlere bölünmüştür ve bunlar sırasıyla belediyelere bölünmüştür
Many offices of the municipal government are in the town hall.
- Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
- belediye
- public authorities
- belediye
- city
Do you know how far it is from the station to city hall?
- İstasyonun belediye binasına ne kadar uzaklıkta olduğunu biliyor musunuz?
Where is the city hall?
- Belediye binası nerede?
- belediye
- corporation
- belediye
- city hall
Which way goes to the city hall?
- Hangi yolu belediye binasına gidiyor?
Do you know how far it is from the station to city hall?
- İstasyonun belediye binasına ne kadar uzaklıkta olduğunu biliyor musunuz?
- belediye
- municipality; municipal
- belediye binası
- town hall
How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
- Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
This is the Town Hall.
- Burası belediye binasıdır.
- belediye başkanları
- mayors
- belediye başkanı
- (Politika, Siyaset) lord mayor
- belediye başkanı
- city father
- belediye başkanı
- burgomaster
- belediye başkanı
- city manager
Tom was city manager.
- Tom belediye başkanıydı.
- belediye binaları
- municipal buildings
- belediye binası
- (İnşaat,Politika, Siyaset) municipal building
- belediye bütçeleri
- municipal budgets
- belediye encümeni
- municipal board
- belediye hizmetleri
- municipal services
- belediye idari teşkilatı
- municipal government
- belediye konağı
- city hall
- belediye maliyesi
- municipal finance
- belediye meclisi
- (Politika, Siyaset) city councils
- belediye meclisi
- council
- belediye meclisi üyesi
- city councilor
- belediye meclisi üyesi
- councilor
- belediye meclisleri
- (Politika, Siyaset) city councils
- belediye otobüsleri
- (Eğitim) municipal buses
- belediye pazarı
- municipal market
- belediye reisliği
- mayoralty
- belediye sarayı
- town hall
- belediye sarayı
- (İnşaat) city hall
- belediye vergisi
- (Politika, Siyaset) council tax
- belediye vergisi yardımı
- (Politika, Siyaset,Ticaret) council tax benefit
- belediye zabıtası
- (Politika, Siyaset) local authorities
- belediye çalışanları
- (Politika, Siyaset) municipal officials
- belediye kanunu
- (Askeri) municipal law
- belediye+
- municipal
- belediye/kent ile ilgili
- municipal
- Belediye Başkanlığı'na
- to mayoralty
- Belediye Başkanlığı'na
- to municipality
- belediye başkanlığı
- Mayoralty
- belediye encümeni
- (İdari Yönetim) Town council, municipality council, municipal committee
- belediye meclisi
- (İdari Yönetim) City council, borough council, municipal council, district council, town council
- belediye (ispanya)
- ayuntamiento
- belediye arazisi
- municipally owned land
- belediye araştırması
- (Politika, Siyaset) municipal research
- belediye avukatları
- city attorneys
- belediye başkan vekili
- (Politika, Siyaset) deputy mayor
- belediye başkanı
- provost
- belediye başkanı kadın
- mayoress
- belediye başkanı kadın
- female mayor
- belediye başkanı karısı
- mayoress
- belediye başkanı karısı
- mayor's wife
- belediye binası
- guildhall
- belediye binası
- town house
- belediye binası nerede
- Where is the town hall
- belediye boru şebekesi
- (İnşaat) municipal piping system
- belediye bölgesi
- (Politika, Siyaset) wards
- belediye dairesi
- town hall
- belediye dairesi
- city hall
- belediye encümen üyesi
- (Politika, Siyaset) councilman
- belediye encümeni
- (Hukuk) municipal committee
- belediye gelirleri kanunu
- (Kanun) law on municipal revenues
- belediye gelirleri yasası
- (Ticaret) municipal revenues act
- belediye görevlisi
- municipality officer
- belediye hekimi
- municipality physician
- belediye hissesi
- (Ticaret) share of municipality
- belediye ile ilgili
- civic
- belediye ile ilgili biçimde
- civically
- belediye işleri
- (Askeri) civic actions
- belediye mahkemesi
- (Politika, Siyaset) municipal court
- belediye meclis üyesi
- alderman
- belediye meclisi
- (Hukuk) municipal council
- belediye meclisi
- city council
You should run for city council.
- Belediye meclisine adaylığını koymalısın.
Sami Bakir is the city council representative.
- Sami Bekir belediye meclisi üyesidir.
- belediye meclisi
- district council
- belediye meclisi
- town council, corporation
- belediye meclisi
- town council
- belediye meclisi
- borough council
- belediye meclisi hukuk danışmanı
- common sergeant
- belediye meclisi üyeliği
- aldermanship
- belediye meclisi üyeliği
- aldermanry
- belediye meclisi üyeliği
- seat in a city council
- belediye meclisi üyesi
- selectman
- belediye meclisi üyesi
- alderman
I've been an alderman for five years.
- Ben beş yıldır belediye meclisi üyesiyim.
- belediye meclisi üyesi
- town councilor
- belediye meclisi üyesi
- jurat
- belediye meclisi üyesi kadın
- alderwoman
- belediye meclisi üyesi makamı
- aldermanic seat
- belediye meclisi üyesinin seçildiği kendi bölgesi
- aldermanry
- belediye meclisi üyesiyle ilgili
- aldermanic
- belediye mülkiyeti
- municipal ownership
- belediye müzesi
- municipal museum
- belediye okulu
- parochial school
- belediye okulu
- proprietary establishment
- belediye otobüsü
- municipality bus
- belediye pissu kolektörleri
- municipal sewers
- belediye polisi
- municipal police force
- belediye reisi
- mayor
- belediye reisi
- demarch
- belediye sansürü
- (Sinema) municipal censorship
- belediye sağlık hizmetleri
- municipal health services
- belediye sağlık işleri
- municipal health services
- belediye sergi resmi
- (Politika, Siyaset) stallage
- belediye seçimi
- municipal election
- belediye seçimleri
- (Politika, Siyaset) regional election
- belediye sicil memuru
- town clerk
- belediye suçu
- infraction of a municipal law
- belediye sınırı
- municipal border
- belediye tahvilatı
- (Ticaret) municipal securities
- belediye teşkilatı
- communal organization
- belediye teşkilatı
- municipal organization
- belediye tuvaleti
- public convenience
- belediye tüketim vergisi
- (Ticaret) municipal excise duty
- belediye tüketim vergisi
- (Ticaret) municipal consumption tax
- belediye vergisi
- rate
- belediye veznesi
- (Ticaret) treasurer's office
- belediye yandaşları
- municipality supporters
- belediye yetkilileri
- corporation
- belediye yolu
- municipal street
- belediye yurdu
- (Politika, Siyaset) council hostel
- belediye yüksek memuru
- jurat
- belediye çalışanı
- (Politika, Siyaset) municipal official
- belediye çalışanı
- (Politika, Siyaset) municipal employee
- belediye çalışanı
- city official
- belediye çöpçüsü
- (Argo) gabro
- belediye çöpçüsü
- (Argo) garbologist
- belediye şirketleri
- municipal incorporation
- belediye-encümen planı
- (Politika, Siyaset) mayor-council plan
- belediye-yönetici planı
- (Politika, Siyaset) mayor-administrator plan
- belediye
- town
How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
- Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
The Rotes Rathaus is the town hall of Berlin.
- Rotes Rathaus Berlin'in belediye binasıdır.
- belediyeler
- municipal corporations
- belediyeler
- (Politika, Siyaset) municipal corporation
- Belediyeler
- municipalities
Brazil is partitioned into states, which in turn are partitioned into municipalities.
- Brezilya eyaletlere bölünmüştür ve bunlar sırasıyla belediyelere bölünmüştür
- belediye
- municipal government
- belediye
- municipal authority
- belediye
- municipal authorities
- Londra belediye dairesi
- the Guildhall
- Londra belediye konağı
- mansion house
- hangi otobüs belediye merkezine gidiyor
- Which bus goes to city hall
- ilçe belediye planı
- (Politika, Siyaset) county-mayor plan
- küçük belediye
- village
- londra belediye başkanı
- lord mayor
- londra belediye memuru
- serjeant
- londra belediye memuru
- sergeant
- sana belediye baksın
- call the care police