Babylon is taken, Bel is confounded, Merodach is broken in pieces; her idols are confounded, her images are broken in pieces.
The boy was naked to the waist.
- Çocuk beline kadar çıplaktı.
He put his arm around her waist.
- O, kolunu onun beline koydu.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
He died soon after he received the documents.
- Belgeleri aldıktan kısa bir süre sonra öldü.
This chair has good lumbar support.
- Bu koltuğun iyi bel desteği var.
This chair has good lumbar support.
- Bu sandalye iyi bel desteğine sahip.
Invertebrates have no backbone or spinal column.
- Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.