being of or in a place, relating to a place

listen to the pronunciation of being of or in a place, relating to a place
الإنجليزية - التركية

تعريف being of or in a place, relating to a place في الإنجليزية التركية القاموس.

local
lokal

Sana lokal anestezi ilacı verdik. - I've given you a local anesthetic.

Sana lokal anestetik vereceğim. - I'll give you a local anaesthetic.

local
{s} yerel

Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi. - The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.

Didocanın yerel adı cezyas mec'dir. - The local name of Tsez is cezyas mec.

local
{i} sakin

Yerel sakinler şok içinde. - Local residents are in a state of shock.

O, yöre sakini bir çocukla evlendi. - She married a local boy.

local
bar

Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer. - Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.

Tom yerel bara takılır. - Tom hangs out at the local bar.

local
ayla
local
lokal tren
local
(Bilgisayar) ve yerel
local
(İİ) semt birahanesi
local
{s} (Tıp) lokal. i., k.dili
local
{s} şehir içi
local
{s} İng. bar
local
mevkii
local
{s} ekspres olmayan
local
her istasyonda duran tren
local
{s} yerel, yöresel, mahalli
local
local authority mahallin en yüksek sivil makamı
local
{s} dar, sınırlı
local
mahalli idare
local
gazetede mahalli haber
الإنجليزية - الإنجليزية
{a} local
being of or in a place, relating to a place
المفضلات