being in the first part, pr period, of growth; as, a young plant; a young tree

listen to the pronunciation of being in the first part, pr period, of growth; as, a young plant; a young tree
الإنجليزية - التركية

تعريف being in the first part, pr period, of growth; as, a young plant; a young tree في الإنجليزية التركية القاموس.

young
yavru/genç
young
taze/genç
young
çocuk olan
young
tüysüz
young
{s} körpe. i
young
gençten
young
körpe
young
yeni

Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay. - It's easier to learn a new language when you are young.

Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu. - Her new hair-do made her look younger.

young
taze
young
gençler

Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır. - The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.

Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler. - Young people adapt themselves to something sooner than old people.

young
(hayvan) yavru
young
gençlik

O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım. - When I hear that song, I remember my younger days.

Mektup bana gençlik günlerimi hatırlattı. - The letter reminds me of my young days.

young
{s} genç

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. - John is not as old as Bill; he is much younger.

O genç mi? Evet, genç. - Is she young? Yes, she is.

young
(sıfat) genç, küçük, acemi, yeni
young
{i} yavru

Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var. - Kangaroos have a strange method of carrying their young.

Bazı hayvanlar yavrularını yerler. - Some animals eat their young.

young
{i} küçük

O, benden beş yaş küçük. - She is five years younger than me.

O, benden beş yaş küçük. - He is five years younger than me.

الإنجليزية - الإنجليزية
young
being in the first part, pr period, of growth; as, a young plant; a young tree

    الواصلة

    be·ing in the first part, pr period, of growth; as, a young plant; a young Tree

    النطق

المفضلات