الإنجليزية - التركية
تعريف being in opposition; contrary; contradictory في الإنجليزية التركية القاموس.
- conflicting
- {s} çelişkili
Tom'un çelişkili duyguları vardı.
-Tom had conflicting feelings.
Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
-Layla's conflicting testimony confused the court.
- conflicting
- çakışma
- conflicting
- çelişme
- conflicting
- çelişerek
- conflicting
- {f} çeliş
Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
-Layla's conflicting testimony confused the court.
Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
-We have conflicting opinions on the matter.
- conflicting
- {s} zıt
- conflicting
- {s} aykırı düşen
- conflicting
- çelişen
- conflicting
- {s} tutarsız
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف being in opposition; contrary; contradictory في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- conflicting
In the absence of all conflicting evidence.
being in opposition; contrary; contradictory
الواصلة
be·ing in opposition; contrary; con·tra·dic·to·ryالنطق
Resimler
المفضلات