Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?
- When is the next guided tour?
Tom bütün gece ve ertesi günün çoğunu bir kütük gibi uyudu.
- Tom slept like a log all night and most of the next day.
Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.
- I bought a watch and I lost it the next day.
Bundan sonraki cadde nedir?
- What is the next street after this?
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Mesele bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir.
- What we should do next is the question.
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
- She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
Önümüzdeki cuma onu göreceğim.
- I'll see him next Friday.
Bitişik komşudaki köpek tehlikeli.
- The dog next door is dangerous.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
Onun daha sonra yaptığı benim için oldukça sürprizdi.
- What he did next was quite a surprise to me.
Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
- What happened next, I don't know.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Tom Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary.
O, otobüste onun yanına oturdu.
- She sat next to him on the bus.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.