O, anılarımda kaybolmaya başlamıştı.
- She had begun to recede in my memory.
Fransız ve Hint Savaşı başlamıştı.
- The French and Indian War had begun.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.
- When we went to the hall, the concert had already begun.