Esperanto öğrenmeye başladınız.
- You began to learn Esperanto.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
- We were about to start, when it began to rain.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Başlamaya hazır mısın?
- Are you ready to begin?
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
... And there really are two very different paths that we began speaking about this evening. ...
... neutrality, when the debate began in 2006. ...